22 Haziran 2012 Cuma

SERZENİŞLER....


  Geçenlerde yolda yürürken aklıma geldi insan kendini bazen sorgular ya onun gibi. Ne çok şey var diye düşündüm. İnsanoğlunun yaradılışından kaynaklanan bişey sanırım. Seviyoruz aşık oluyoruz aşktan sitem ediyoruz. Evleniyoruz evlilikten sitem ediyoruz, sonra bi çocuğumuz oluyo ister istemez zor zamanlar geçiriyoruz ve yine başlıyoruz serzenişlere. Hiç kimse ama hiç kimse ben yapmadım ben etmedim diyemez ister istemez hepimiz yapıyoruz bunu. Akrebin fıtratında nasıl sokmak varsa insanoğlunun doğasında da sitem var. Yaşam hiç bi zaman düz bir yol değil muhakkak inişler çıkışlar olacak keskin virajlar bazen bıçak sırtı durumları elbette yaşanacak bunu herkez yaşayacak diye bi kaide de yok tabiki.
    29 yaşındayım 12 yıllık da bi iş tecrübem var  hayatım boyunca hiç bişeyi çok kolay elde etmedim ama yenilgiyi de çoğu zaman kabullenmedim, ve şu da varki hiç bi zaman kendimi güçsüz hissetmedim. Muhakkak ki ağlayacak omuz aradım ama sığınacak liman aramadım ben kendimle kendim olmayı bir bütün olmayı denedim. Bunları söylerken sakın egoist olduğumu da düşünmeyin asla egoist olmadım. Şu saatten sonra da olabileceğimi sanmıyorum çünkü bir anneyim kendimden önce bazı durumlarda onu düşünmek zorundayım.
Amacım bana bağımlı yaşayan çocuk yetiştirmek kesinlikle değil çünkü dünya sadece benim etrafımda dönmüyor hayat bi şekilde devam ediyo ve herkez de kendine ait bi hayat ister ve zamanı geldiğinde aynı şeyleri bizim çocuklarımızda isteyecek. Belki biraz özgürlükçü olabilirim yada içinizden öyle geçirebilirsiniz ama gerçek şu ki insan yapmak istediği şeyleri yapıp onlardan zevk almaya çalışır.
   Zamanın azlığından mı desem yoksa özlemekden mi desem şu ara kuzumla yan yana yatmaktan çok zevk alıyorum :))) farkındayım yaptığım şey belki doğru değil şu söylediklerimle ters orantılı belki de ama gerçekten şu gecelerin kısalığında onun yanımda yatması bile bazen bana yetebiliyo. Tabi biz ona ne kadar yetiyoruz orası da tartışılır. Şu aralar çok enteresan şeyler yaşıyoruz sanırım o büyüyo ve büyüdüğü için de bize yaptığı şeyler ilginç geliyo. Uyku düzenimiz uzun zamandır iyi gidiyodu şu son 10 gündür gece 3-5 nöbetindeyiz. Sanırım uykusu biraz bana benziyo annem hep anlatır sabah 7 de kalkar koltukların tepelerinde geznirdin derdi. Gece saat 2-3 sıralarında kalkıyoruz sorun yatakta rahat dönememek gece uykusunda çok hareketli çok sık yön değiştiriyo çok deli bi yatış tarzımız var bu da sanırım ben :)) dik olarak yatırdığım çocuğu 1 saat sonra yine aynı şekilde bulmam imkansız gibi bişey :) gece uyandığında ortamıza alıyoruz (bu da kesinlikle doğru bulmadığım davranışlardan birisi) sabah eller benim yüzümde ayaklar babamızın suratında şimdi siz gelin hayal edin bu durumu pazar günü uyandığımda gerçekten böyleydik. Hatta eşime demiştim bu fotoğrafı internette 1 ay önce görmüştüm kim derdi ki 1 ay sonra aynı durumda ben olacağım.
   Kuzumuz şuan 8 aylık üstten 4 dişimiz alttan ise 2 dişimizle mücadelemiz başladı artık el ısırmalarımız da yok değil bu da yeni bi güç gösterisi gibi :)

13 Haziran 2012 Çarşamba

YATAĞA SIĞMAYAN KOLLAR


Kaç gündür yazma girişiminde bulunup elime bi iş gelip yazmaya başlamadan öylece kalıyorum. Bloğumu sadece iş yerinde açabiliyorum evde bilgisayarımız yok (iyiki de yok). Teknoloji düşmanı değiliz kesinlikle
ama başına oturup kalkamama gibi sorunlar da olabilir gündüz yeterince bu kara kutuya baktığımdan sanırım gece tv izlemek bile istemiyorum hoş zaten istesemde izlemek için zamanım da yok. Tv izlememek de çok büyük kayıp değil zaten benim için.
   Evet gelelim geçtiğimiz hafta sonuna Bohem geçen günlerin ardından (hayatın içinde yaşadığım ayrıca bi maraton olmakla beraber) daha spontan bi yaşama merhaba dedik.... desemde inanmayın spontan yaşam evli ve çocuklu bi kadın için kesinlikle olacak iş değil. Cumartesi öğlen işten çıkıp akşama doğru ancak toparlanıp İzmire gittik akrabalarımıza  ikiz ablalarımıza ve tekiz seline:))) sağolsunlar hasanla güzel vakit geçirdiler. Onun istediği oyun ve gezmek yola çıktığımızda çok mutluyuz sevinçliyiz:))) ilk uzak seyahatimiz:)) Oğlumuz ilk defa şehir dışına çıkıyo:)) esasında bizimde çok ihtiyacımız vardı soğuk kış günlerinin ardından dışarı çıkmaya özlem duymuşuz gittiğimiz akşam nasıl geçti anlamadık herhangi bi sorun yok paşanın keyfi güzel uslu uslu kendi halinde bağırıp çağırıyo saat 22,30 civarı uyku vaktimiz geldi biraz mızmızlanmanın ardından uyutmayı başardım tam uyudu deyip kapıyı kapatıyorum ani bi çığlıkla 2 kez geri döndüm neyseki sonunda uyudu. Biz muhabbet sohbet derken saat e baktığımızda saat sabahın 4 ü olmuştu eh bizde biraz uyusak iyi olur :)) Uyuma girişiminde bulunmamla sabah uyanmam arasındaki zaman dilimi toplam 2 saat :) sabahın 6 sında paşa uyanmış uykusunu almış suratıma dokunuyo gözlerimi açmam için elinden geleni yapıyo tişörtüm çekiliyo saçlarım çekiliyo aslında uyanığım ama gözler açılmıyo açmak için mandal lazım:))) neyse uyumasakda olur
kalktık artık mamasını verdik karnı doydu sırada ne var oyun var :))) tabi bende o hal varmı bilinmez .
Kahvaltı faslı falan filan derken dışarı çıktık ben çok uzun zamandır deniz kıyısında olmak istiyordum sağolsunlar (Fatoş ve Esen) bizi o zevkten mahrum bırakmadılar.
   Zaman gezerken ve eğlenirken  nasıl geçiyo hiç anlamıyoruz sanki bir pazar değil de ben bi kaç hafta gezmiş gibiyim :))) hatta kızlara da dedim İzmire geldim ama şuan Parise gelmiş gibiyim :))). Gerçekten bazen mekan ve yerin anlamı yok önemli olan bulunduğun yerden zevk almak.
 Dönüş yoluna geçtiğimizde ki o gün hava gerçekten çok sıcaktı Hasan sıcaktan hiç hoşlanmıyo gerçekten bunu iyice anladım. Yolda baya bi sıkıntı yaptı düzeni bozuldu biraz tabi bugünlerde bi sorunumuz var bebek arabasında uyumayı sevmiyoruz çünkü rahat değiliz :)) eğer ola ki uyursa da bacağın bi tanesi dışarda gidiyoruz yolda. Pazar gününe kadar arabada gezmeyi sevdiğini düşünürken artık bunu demiyorum çünkü uzun süre bebek arabası yada normal araçta olmaktan hoşlanmıyo yani bu da ne demek:)) ince ince bir mesaj  da algılamadım değil :)) uzun mesafeli yollara gitmemeye karar verdim :) Hasan uzun süre aynı yerde olmaktan ve uzun süre aynı odadan dahi olmaktan hoşlanmıyo bunu anladım. Her gün yeni bişey öğreniyoruz bugünlerde de yeni bişey yatağından yatmaktan pek mutlu değil sebebine gelince ise normal yatakta kollar ve bacaklar 4 parça yatıyoruz kendi yatağında bu durum pek söz konusu değil yatak dar geliyo yuvarlanmaya çalışınca da yerimiz dar kollarımız yatağa sığmıyor. Her ne kadar yanımıza almayı alıştırmak istemesemde gece ağlayarak kalkıyo ortamıza alıyoruz direk kollar iki yana açılıyo aynen bacaklarda biz sağlı sollu koruma duvarı olarak olduğumuz yerde büzüşüp uyumaya çalışıyoruz. Neyseki uykuyla çok arası olan biri değilim 5 saat uyku normal zamanda yetebiliyo. Uykuyla çok sorunumuz yok. Ama bu kısa hain gecelerle sorunumuz ne olacak bilmiyorum...

5 Haziran 2012 Salı

Bir Kemiğin Anatomisi....


   Güzel bir pazar günüydü. Uzun zamandır görüşemediğimiz akrabalarımız geldi çok da iyi oldu geldikleri. Hasan bebek kendinden büyük olan çocuklara karşı daha bi sıcak neden bilmiyorum sanırım çocuklarda bu var genelde. Misafirlerimiz gittikten sonra saat 18,30 gibi mızıklamaya başladı karnı tok, altı kuru, uykudan uyandı sorun ne??? sorun ne mi dışarı çıkmak gezmek programlama yapmış gibi o saati bekliyo anladım. Yemeğe de teyzemize davetliyiz evi bahçeli falan neyse dışarı çıktık apar topar ses kesildi sevinç çığlıkları başladı. 

   Bugünlerde yeni bi huy da yemek masasında ona da bişeyler verilmesini istiyo. Eline ekmek falan veriyoruz 2 tane dişimizle kemirmeye çalışıyo velhasıl. İlkönce Selen ablamızın elinden kandil helvasını kapmaya çalışmak ardından alamayınca da kızın saçlarını asılmak... nedir anlamadım. Sonra yemek masasına aldık Küçük beyimiz Hasan Paşa Köftemizi:))) (Biz anne baba birazcık kiloluyuz çocukda sanırım biraz boğazına düşkün olucak. Bizim yediklerimizden yemek istiyo sofraya saldırmaya başladı eline bi tane kemik verdik:))) kolları sıvadık. Önlüğümüzü taktık paşamın keyfi güzel. Kemik incelendi bakıldı tadıldı hmmmmmmm  tek el havada kemikle konuşuluyo bağırılıyo falan çığlık çığlığa o kadar mutlu onun mutluluğundan bende mutluyum... Sofradaki herkez hem mutlu hem gülüyoruz onun o haline .Neyse daha sonra kemiği elinden alma teşebbüsünde bulundukki aman Allahım bir bağırtı bir çağırtı sanki çocuğu kesiyolar yaklaşık 15 dk. sürdü ama kemik hala elinde kemiği ağzına sokuyo ağlamayı da bırakmıyo ister istemez insanın sabrı bazen azalıyo kemiği ister istemez elinden alıp başka bişeylere ilgisini çekmeye çalıştım sanırım başarılı da oldum ağlamak kesildi ellerini yıkayıp arabasına koyduk ve yolda uyudu gece onun için bitti. Bir kemik onu baya bi yordu evde eşimle konuşurken aklımıza geldikçe gülmeye başladık.
  Zaman insana herşeye öğretiyo. Bugüne kadar yaşadığınız sabırsızlıklarımızı düşündükçe çocuk yetiştirmenin
sabrı hiçbişeyde yok.İnsana çok şeyi öğretiyor. Ve onun yaptığı zararlardan bile mutlu olabiliyo insan sanırım
annelik de böyle bişey...

4 Haziran 2012 Pazartesi

TOMUŞUĞA ÖNDEYİŞ



Nerden başlamalı nasıl yazmalı neler demeli bilmiyorum. Bu bloğu arkadaşım emre sayesinde açtım.:))  Şuan en başa 26 ekim gününe dönmüş gibiyim. Hamileliğimin son iki ayı haricinde herşey güzeldi doğuma 10 gün kala her gün uyuyabildiğim toplam 3 saat :)) bir heyecan bir panik doğumhaneye çıkarken o heycan bi an bu nasıl bişeydir dedim kalbim buna daha ne kadar süre dayanabilirdi ben içimde küçücük bi kalbi taşırken hemde...
   Doğuma girerken duygusallığım nedeniyle annem doğumdan sonra gelsin demiştim eğer annemi görseydim çok ağlayacaktım zaten ağlamaya başlamıştım sedyeye yatırdıklarında.
    Doğumhanede bebeğimi çıkardıklarında doktor tek eliyle onu tutuyodu yarı aygın yarı baygındım gördüğümde sonra ebemiz yanıma getirdi görmem için..:) çok güzel bi duygu. Hayatınız boyunca aşık olabilirsiniz çok sevebilirsiniz, çok aşık olabilirsiniz ama bu tarifsiz bi duygu hiç bir şeye benzemeyen tarif edilemeyen bi duygu  Allahım bana onu sağsalim verdi ya binlerce şükürler olsun...
  Şuan oğlum Hasan'ım tomuşuğum (tomuşukda ne demek diyorsanız bizim ailenin kadınlarının çocuklara koyduğu bir isim:) 7. ayını doldurdu ben ona bunları yazıyorum ki ileride okusun diye. Annen işte belki ama aklı hep sende bunu da bil...:)))
   Çalışan kadın olmak zor. Çalışan bi anne olmak daha da zor. ÇÜNKÜ SENİ ÇOK ÖZLÜYORUM.....